‘Hollywood yanağı’na dikkat
Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi uzmanı Op. Dr. Başar Kaya, ‘Hollywood yanağı’ olarak bilinen yanak estetiği konusunda açıklamada bulundu. Kaya, bu uygulamanın dünyada 1970’lerden itibaren uygulandığını, Türkiye’de ise son 5-6 yıldır popüler olduğunu bildirdi. Yanak estetiği ile ilgili uyarıda bulunan Kaya, “Hollywood yanağı estetiği her hastaya uygulanabilecek bir işlem değil. Yanak estetiği, elmacık kemiği ve çenenin daha fazla görünür olmasını ve bu iki yapı arasındaki hattın daha fazla boş olmasını sağlayan bir uygulama. Yüzü kilolu ancak vücudu zayıf olan, yüzüyle vücudu arasında uyumsuzluk olan hastalar bu ameliyat için doğru hasta grubudur.” dedi.
Kaya, ‘Hollywood estetiği’ içinde değerlendirilen çene dolgusu işleminin çene hattı yuvarlak yüzlü hastalara uygulanması halinde olumlu sonuçlar aldıklarını belirterek, bu uygulamanın Türk toplumu için uygun olduğunu söyledi.
Yandan baktığımızda alt dudakla aynı hatta olması gereken çenenin Türk toplumunda çok fazla geride olduğunu görüyoruz. Dikkat ederseniz erkeklerde bu çok daha belirgin. Gıdısı olan çok erkek var. Aslında çoğunda gıdıdan çok çene geriliği var. Bu noktada çene ucunun uzatılması ya da öne doğru getirilmesi hastanın yüz oranlarının tamamlanması için önemli. Çene ucuna yapılan dolgu uygulamaları yüzü daha orantılı hale getiriyor. Amaç estetik değil uyum. Yani alın-kaş, kaş-burun, burun-çene mesafesinin olması gerektiği noktaya gelmesini sağlamak.
Doğallığın modası geçmez
Modanın modası geçer ama doğallığın modası geçmez. Bu yüzden estetik uygulamalarımız belli modalar üstüne konumlandırılmamalıdır. İnsanların algılarını biraz fazlaca yönlendiriyoruz. Hastanın gerçekten bu işleme ihtiyacı varsa bunun adı koyulur ve yapılır. Ama insanları, ‘Buranızı yaptırmalısınız’, ‘Şunu elde etmelisiniz’ gibi bu tarafa fazla yönlendirmek aşırı uygulamalara ve garip görünüşe sebep olabilir. Bu yüzden hastalar lütfen ticari kaygıları ön planda tutan değil, hekimlik öğretisini ön planda tutan hekimlerle görüşmeye gayret etsinler.
